5 Ocak 2018 Cuma

Nazım Hikmet Ran : Duvar


DUVAR

İzmir'den Akdeniz'e dökülen
ve yakında Bombay'dan Hint Denizi'ne 
dökülecek olan Emperyalizm'in,
Şark'ı saran duvarı 
hakkında yazılmıştır.

Karataştan çerçeveye gömülen,
güneşi parça parça bölen
                          demir parmaklık… 

Dayadım
    alnımı
       demir parmaklığa;

parmaklık alnıma 
         gömüldü. 

Kemikli geniş alnımı parça parça böldü..

Alnım:
          parmaklığa dayalı.
Yüzüm:
                   kana boyalı.

Bu kan benim kanım.
Eşyayı bu kanlı perdeden görüyor gözüm.

Karataştan çerçeveye gömülen,
güneşi parça parça bölen
                          demir par-mak-lık 
*
Orda;
o duvarda,
o duvarın dibinde
bizimkilerin bağlandı kolları.

O duvarı
         bizim için yaptılar..

O duvar
darağaçlarının sabunlu ipi 
      gibi 
parlıyor.

O duvar;
o duvarda keskinliği var 
taze kanlı etleri parçalayan 
yosunlu, ıslak 
dişlerin…

O duvar;
         gözleri afyon dumanlı keşişlerin
bellerindeki kara kuşak gibi sarılmış
kürenin gırtlağında!.

O duvarın ilk temel taşı,
emperyalizmin ilk adımından geliyor.
O duvarın dibinde 
bizimkilerin
Eyfeller gibi kemikleri yükseliyor.


O duvarın bir ucu:
tahta sapanlı sarı Çin'de;
öbür ucu:
çelikleri elektrikli New-York'un içinde.
Her bankada hisse senetleri var 
onun.

O duvar
Lordlar kamarasından lord Gürzon'un 
         noktaları imparator armalı bir nutku gibi geçiriyor. 
Eyfel'in tepesinden avlarını seçiyor,
dayanarak Hinderburg'un altın çivili heykeline
topluyor Berlin sokaklarını eline.


O duvarın taşlarına sürterek dilini 
kara gömlekli Mussolini 
bekliyor nöbet.

İtalya'nın çizmesi 
yüzüyor kanda!!


O duvar 
İkinci bir Balkan gibi yükseliyor Balkan'da!
O duvar 
O duvar, o duvar…
O duvarın dibinde
bizimkiler kurşunlanıyorlar!..

O duvar 
kadar
uzun bir destanı var,
o duvarın dibindeki her bir karış yerin.

O duvarın dibinde ölenlerin 
koparıyorlar erkekliğini,
gençlik aşısı yapmak için
milyonerlerin
                   kibrit çöpünden frengili iskeletlerine!

Milyonerler
gömülüp orospuların etlerine
bir radyo-konser gibi dinliyorlar:
o duvarın dibinde yere serilen
    idam emirlerini!.


O duvar,
o duvarın dibinde seferberlik var.
1914 den daha büyük,
daha mel'un 
bir seferberlik…

Karanlıklar 
güneş altında nasıl kaçarsa bir deliğe, 
koşuyor emperyalistler 
bu seferberliğe:
Britanya dretnotlarının cemiyeti akvamı,
beyaz eldivenleri barut kokan diplomat,
çürümüş insan eti müstahsili
emperyalist Jeneral,

II nci Enternasyonal;
zehirli çiçeklerini toplamak için
"din"in
toprağını gübreleyen, kazan,
eserlerini banknotlara yazan
filozof,

permanganatın âşıkı şair,
ölüm şuaı satan kimyager,
hepsi  seferber
seferber
          o duvarın bayrağı altında.. 

O duvar 
o duvar, o duvar
O duvarın dibinde
   bizimkiler kurşunlanıyorlar…

CEVAP

O duvar 
o duvarınız,
vız gelir bize vız!.
Bizim kuvvetimizdeki hız,
ne bir din adamının dumanlı vadinden,
ne de bir hülyanın gönlü yakışındandır.
O yalnız
tarihin o durdurulmaz akışındandır.

Bize karşı koyanlar
karşı koymuş demektir:
maddede hareketin,
yürüyen cemiyetin
ezelî kanunlarına.

Sükûn yok, hareket var
Bugün yarına çıkar,
Yarın bugünü yıkar 
ve bu dumandan akar 
akar 
   akar.

Biz bugünün kahramanı,
yarının
münadisiyiz.

Bu durmadan akan,
     yıkıp yapan 
akışın 
çizgilenmiş sesiyiz.

Biz,
adımlarını tarihin akışına uyduran 
temelleri çöken emperyalizme vuran, 
yarını kuran
      larız.

O duvar
o duvarınız 
vız gelir bize vız!..

Nâzım Hikmet Ran

Hiç yorum yok: